Turk Fenci
Ada Kale
|
Türkler yeniden Tuna Nehri'nde
![]() |
|
|
|
1923 yılında Türkiye yeniden kurulurken, Tuna Nehri üzerindeki minik ada, Adakale dışarıda kaldı. Onca toprak... Toprak bir yana insan kaybedilirken, içinde 300-500 kişinin yaşadığı 1500 metre uzunluğunda 500 metre genişliğinde bir adanın kaybı, o zamanlar çok acı vermedi. Sadece o ada içinde yıllarca Osmanlı tebaası olarak yaşayan birkaç yüz Türk’e Romanya’ya tabi olmak acı geldi.
Oysa bu ada Osmanlı’nın Rumeli’ndeki gözü kulağıydı. Tuna üzerindeki 500 yıllık karakoluydu. 1923 sonrasında bu küçük adadaki Türkler, geleneklerini yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar, ta ki 1967 yılına kadar. O yıl Çavuşesku ile Tito, Tuna’ya bir baraj yapmak için anlaşıncaya kadar. Baraj yapıldı, Adakale sular altında kaldı. Türklerin o dillere destan, şarkılarda yaşayan Adakalesi, 39 yıldır tüm tarihi hazineleri ile Tuna'nın 30 metre derinliğinde yatıyor.
Ama bugün, Adakale suların içinden yine doğuyor. Adının saklı kalmasını isteyen bir Türk işadamı, Romanya hükümetinin de yardımlarıyla bu tarihi yeniden canlandırma adına büyük Adakale projesine 5 milyon Euro'luk imza attı. Baraj yapılmadan önce Adakale’nin kalesi, mezarlığı ve diğer tarihi eserlerinin taşındığı Şimian Adası ‘Yeni Adakale’ olarak yeniden restore edilecek. Unutulan Adakale kültürü, Şimian’da canlandırılacak.
Mardin evleri yapılacak
Romanya’da, Adakale’deki Türk ve Osmanlı kültürünü yaşatmak ve korumak adına, bu kültürün Şimian Adası’nda yaşatılması için bir ‘Adakale Yasası’ çıkartıldı. Bu yasa çerçevesinde şimdilik adının saklı kalmasını isteyen bir Türk işadamı, 39 yıl sonra yeniden Adakale kültürünü yaşatabilmek için Şimian yani Yeni Adakale Adası’nı 49 yıllığına kiraladı. Türk işadamı, ada üzerindeki tarihi kalıntıların restorasyonunu üstlenip adayı Avrupa’dan Karadeniz’e açılan Tuna turizmine kazandırmak için büyük bir proje geliştirdi.
Bu projeye göre, Romanya'nın şehir ve eski kültürel eserlerinin yer alacağı minyatür Romanya ve Türkiye'nin tarihi turistik değerleri başta olmak üzere Mardin evleri ve Mısır piramitlerinin de yer alacağı minyatür Dünya (World) Projesi hayata geçirilecek. 55.5 hektarlık adaya oteller, çevre düzenlemeleri, eski Adakale’nin tarihi miraslarını sergileyen mekânlar, spor tesisleri, casino, restoranlar, gemi limanı, parklar, küçük ormanlar, eğitim ve tedavi merkezleri yapılacak. Beş yıl içinde tamamlanacak olan bu dev projeyle yeni Adakale, Tuna turizmine açılacak. İstanbul'dan ve Tuna’nın geçtiği ülkelerin önemli merkezlerinden bu eski Türk adasına gemi turizmi yapılacak.
Adakalelilerin öyküleri
Şimian Adası, Yeni Adakale olarak düzenlenecek. Ama 1967 yılında adayı boşaltmaları emredilen Adakaleliler için ‘yeni’si asla eskisinin yerini tutmayacak. Şimdi Bükreş’te yaşayan 80 yaşında Adakaleli Hüsniye Şemsi, adasını şöyle hatırlıyor: “Bizim adanın kahvesi ne Yemen’de ne de Brezilya’da içilirdi. Kahve Yemen'den gelirdi ama pişirmesi ve kokusu dünyaya bedeldi. İçine leblebi koyar, kömür ateşinde kavurunca karşı kıyalar, Romanya ve Sırbistan'a kokusu giderdi. Biz kahveyi değirmende çekmez, havanda döver, külde ve kumda pişirirdik. Kahvenin tadı Tuna suyundan gelirdi. Adamıza cumartesi ve pazar günleri beş bin kişinin üstünde turist gelirdi. Turistlerden kişi başına 1 Ley ayakbastı parası alınırdı. Bizim adada odun taşımacılığı da çok önemliydi. Adamız küçüktü ama fabrikalarımız çoktu. İki sigara, tekstil ve sucuk fabrikalarımız vardı. Tütünleri Rodop ve Hollanda’dan gelen sigara fabrikamızda 37 çeşit sigara yapılır, hatta puro bile sarılırdı. Kadınlarımız bu fabrikalarda çalışır, erkeklerimiz kayıkçılık, balıkçılık ve lokumculuk yapardı. Adamız bir iş cennetiydi. Çalışmaya adam yetiştiremez olurduk. Romanya’dan kaçak işçi gelirdi. Hapishane iç çamaşırları adamızda dikilirdi.”
Adakaleli Hüsniye Teyze anlatmaya devam ediyor: “1962-63 yıllarında Rumenler ‘Adakale'yi, Şimian'a taşıyacağız’ dediğinde, ada halkı tepki gösterdi. Bu, komünist yönetime yapılan önemli bir başkaldırıydı. Kale içinde tüm ada halkı toplanıp, adayı terk etmeyeceğimizi, gerekirse Türkiye'ye gitmek istediğimizi Bükreş'e duyurmuştuk. Çavuşesku’ya imzalı bir dilekçe yazdık. Ama bizi Tuna'ya döker, balıklara yem yapar diye korkudan postaya veremedik. Ancak gizli yollardan bu dilekçeyi Türkiye Büyükelçiliği’ne ilettik. Komünizmin karşısında fazla direnemedik.
36 hane Köstence'ye, 2 hane Timişoara'ya, 12 hane Bükreş'e, geri kalan büyük çoğunluk Türkiye'ye göç etti. Adakale’miz, Çavuşesku döneminde bir iltica adası oldu. Çok kişi Çavuşesku zulmünden Sırbistan'a kaçtı. Her gün kaçan kaçanaydı. Çavuşesku baktı ki Romanya boşalıyor. Adamızın çevresini tel örgülerle çevirince, Ada halkı kendimizi açık hapishanede sandık. Bu kaçmalarda çok insanlar öldü. Tuna kırmızı akmaya başladı. Ancak bizim ada halkı yüzmeyi çok iyi bilmesine rağmen 200 metre yüzüp Adakale'yi bırakıp Sırbistan'a geçmeyi tercih etmedi. Kaçanlar ise hep Rumen'di.”
Tuna suyunu içen kadın yaşını göstermez
Adakaleli Sacide Sefide Hanım’ın dediğine göre, Tuna suyunun şifası söylemekle bitmezmiş: “Tuna suyunun Adakaleli insanların yaşamında ayrı bir yeri vardı. Tuna suyunu içen kadın yaşını göstermezdi. Uzun ömürlü olur, bu suyla yıkandığında ciltlerimiz kırışmazdı. Biz yemeklerimizi ve özellikle balık çorbalarımızı Tuna suyu ile yapardık. Ama şimdi Tuna suyuna kıyıdan bakıyorum. Bu akan su sanki bizim içtiğimiz Tuna suyu değil. O zaman Tuna masmavi akardı. Şimdi çamurlu akıyor. Birileri bizim o güzel suyumuzu kirletiyor.”
Sacide Hanım, “Şimian Adası’na önce canlılarımız değil, ölülerimiz gitti” diyor ve devam ediyor: “Önce mezarları taşıdılar, ardından tarihi eserleri götürdüler. Bir bölüm ev eşyalarımız ve giyeceklerimiz ise müzelere taşındı.”
Yeni Adakale geliyor ama Adakale doğumlular hâlâ eksini arıyor.
________________________________
Haber: Celal DEMİRBİLEK